İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

The Witcher 1&2. Sezon; Kader Ağlarını Örüyor! | Dizi İncelemesi

THE WITCHER

Cintra Prensesi Ciri ve Rivialı Geralt’ın kaderi birbirine bağlandı ve bu kader, tüm evreni sonsuza kadar etkiledi.

The Witcher, 20 Aralık 2019 yılında Netflix’in original dizisi olarak yayımlandı. Şuan itibariyle 2 sezonu, toplam 16 bölümü mevcut. İlk sezon sakin ve karakterleri tanımlama üzerine odaklanırken 2. sezonu daha heyecanlı ve maceraya yönelik ilerliyor. Prenses Cirilla ve Rivialı Geralt’ın birbirlerine olan bağlılığının simgesi olan bir sezon oldu.

Rivialı Geralt, mutasyona uğramış bir yaratık avcısıdır. Yüzyıllar önce çocukluğundan bu yana bir mutasyona uğramıştır ve Witcher olarak hayatına devam etmektedir. Kendisi gibi birkaç Witcher kalmıştır. 2. sezonda onlara da değiniyoruz ve tıpkı Cintra prensesi Ciri gibi Witcher’ın dünyasına adım atıyor, onun yaşadıklarına az da olsa göz atabiliyoruz. Söylemeden geçemeyeceğim ki, dizideki cinsel sahnelerin gereksiz olduğunu düşünüyorum. Neden aksiyona odaklanmak yerine bunları da göstermeye çalışıyorlar, pek anlam veremiyorum.

1. sezonda, prenses Ciri ile Rivialı Geralt’ın kaderlerinin kesişmesini izliyoruz Bu süreçte Ciri ve Geralt’ın zaman döngüleri değişiyor ve Geralt’ın, yıllar içerisinde Cintra krallığına nasıl geldiği gibi birçok dönemleri izliyoruz. Ciri’nin henüz genç bir kızken kraliyet yaşantısının alt üst olduğunu ve ailesinin katledildiğini görüyoruz. Zaten anne ve babasının olmadığını, büyük annesi Kraliçe Calanthe ve Mousesack (Fareçuval) ile büyüdüğünü anlıyoruz. Cintra’ya yapılan saldırı Nilfgaard tarafından gerçekleşir. Ciri, saldırıdan kaçarken Cahir adında bir Nilfgaard askerine yakalanır. Kaçmak için çırpınırken bir yeteneğinin olduğunu fark eder.

Rivialı Geralt / Vengerberglü Yennefer / Prenses Cirilla

Korku içerisinde çığlığı bastığı anda korkunç bir güçlü oluşur ve orada bulunan bir monoliti devirmiş, yeri ortadan ikiye ayırmıştır. Ve bu yarık oldukça derin, aynı zamanda da oldukça uzundur. Ciri korku içerisinde olduğunu anlayamaz, ama Nilfgaard askeri Cahir’den kurtulur. Onda gerçekten de bilinmedik şeyler vardır. Bununla birlikte büyük annesi Kraliçe Calanthe ölmeden önce Rivialı Geralt’ı bulmasını, onun kaderi olduğunu söylemiştir. O andan sonra Cintra prensesi Cirilla’nın Rivialı Geralt’ı arama macerası başlayacaktır.

Ayrıca monolitler hakkında biraz bilgi vermem gerekirse, Witcher evreninde, Vizima’nın dışındaki bataklığa dağılmış on tane garip dikili taş biçimdedir, diğer adıyla monolitlerdir. Etrafları okunamayan işaretlerle kaplıdır ve doğal yollarla oluşmadıkları açıktır.

1) Maal’kad
2) Ghe’vrath
3) ‘Oth
4) Y’esath
5) Veenah
6) Tipperath
7) Chocc’mah
8) Neh’tza
9) Kezath
10) Keth’aar

Rivialı Geralt, henüz Ciri doğmadan önce Cintra’ya gelmiştir ve Ciri’nin anne ve babasının hayatını kurtarmış, Sürpriz Yasası adı verilen uygulama neticesinde doğacak çocuk Geralt’ın kaderi olmuştur. Bu sayede o her kim olursa olsun Geralt tarafından alınacak ve korunacaktır.

Sürpriz Yasası ya da Şaşırma Hakkı, Witcher evreninde insanlık kadar eski bir uygulamadır. Yasaya göre herhangi biri tarafından hayatı kurtarılan kişi, kurtarıcısına sahip olduğu ancak varlığından haberdar olmadığı şeyi vermek zorundadır. Genellikle bu şey, babanın haberi olmadan doğan veya evlatlık edinilen bir çocuk olmaktadır.

Geralt, Cintra’da Kraliçe Calanthe tarafından düzenlenen ziyafette Calanthe’nin kızı Pavetta’nın taliplerinden biri olan Duny’nin üzerindeki lanetin kaldırılmasına yardım etmiş, ödül olarakta sürpriz yasasını kullanmıştı. Pavetta ve Duny’nin sahip oldukları ancak varlığından haberdar olmadıkları şeyi vermelerini söylemiş, 6 yıl sonra geri gelip onu alacağını belirtmişti. Ciri, Sürpriz Yasası’nın en çarpıcı örneklerindendi ve o zamandan beri de Geralt ile aralarındaki bağ kader ile belirlenmişti. 6 yıl sonra geri döndüğünde Calanthe’nin gönülsüzlüğünün de yardımıyla sürpriz çocuğu almaktan vazgeçen Geralt, bir süre sonra karşılaştığı Yurga isminde bir tüccarın hayatını kurtarmış ve Sürpriz Yasası’nı tekrar devreye sokmuştur. Tüccar, Geralt ile beraber evine döndüğünde, eşinin Cintra Katliamı’ndan sağ çıkan Ciri’yi druidlerden evlatlık aldığını öğrenmiş ve Geralt’a teslim etmiştir.

KAYNAK: (TIK)

Yukarıda, thewitcher.fandom sitesinin belirttiği yasa üzerine Rivialı Geralt da Ciri’yi aramak için yola koyulmuş ve türlü zorluklardan geçmiştir. Bu esnada Geralt, siyah saçlı, mor gözlü, İnsan-Elf Melezi Vengerberglü Yennefer ile karşılaşır. Yennefer, Geralt ile karşılaşmadan önce bambaşka evrimlere kapılarını açmıştır ve bu süreç oldukça zorlu geçmiştir. Karşılaştıklarında ise kaderleri tıpkı Ciri ile olduğu gibi bağlanacaktır. Birinci sezon, Ciri ve Geralt’ın karşılaşmasıyla son bulurken, Ciri’nin görüleri de Yennefer’in üzerine bağlanmıştır.

2. sezon itibariyle Geralt ve Ciri’nin birleşmesiyle birlikte maceraları bu sefer birlikte devam eder. Geralt, kendisini Ciri’yi korumaya odaklarken Ciri de yaşadıklarını anlamlandırmaya çalışır. Zaman içerisinde bu farkılılığı Geralt ile çözmeye çalışırlar. 2. sezon tamamen Ciri’nin ve Geralt’ın üzerine kurulu ve birinci sezona nazaran daha aksiyon içeriyor. Ciri’nin Geralt ile birlikte diğer Witcherlar’ın yaşadığı kale gelmesi ve sonrasında savaşçı, tıpkı Geralt gibi olmak üzere eğitime başlaması güzel detaylar oluşmasına sebep oldu bana göre.

Yaratıklar, savaşlar, karakterler ve yaşananlar The Witcher ikinci sezonunun daha hareketli geçmesini sağladı. Özellikle Ciri’nin ne olduğunu anlaması, Yennefer’in güçlerini kaybettikten sonra Elfler ile yaşadıkları olaylar, Geralt’ın onu öldü sanarak bir şekilde yeniden karşılaşmaları ve ihaneti… Ah üzümlü kekim, beyaz pudra şekeri Geralt’ım… O Witcher kalbini, mor gözlü yarı elf büyücü bir kız kırıyor ve sen hiçbir şey yapamıyorsun. Ah, bir de Witcherları duygusuz derler, hiç de bile. 🙂

Dediğim gibi, ikinci sezon çok güzeldi. Ciri’nin mücadelesine hayran kaldım diyebilirim. Son bölüm de Voleth Meir adındaki acıyla beslenen bir iblisin Ciri’ye yaşattıkları aksiyonun zirve noktasına gelmesine sebep oldu.

Her bölümü ortalama bir saat olan The Witcher, izlerken keyif almasına sebep olacak bir yapım. Üçüncü sezonu sabırsızlıkla bekliyorum.

1948 doğumlu Polonyalı yazar Andrzej Sapkowski‘ın kitap serisi aşağıdaki gibidir. Okumak isteyenler tereddüt etmeden başlayabilirler. Ben henüz okumadım, ama alıp başlamayı düşünüyorum. Kitaplar ve dizi arasındaki bağlantıyı bilmediğim için bu konuda bir yorum yapamadım.

  1. Son Dilek (The Last Wish)
  2. Kader Kılıcı (The Sword of Destiny)
  3. Elflerin Kanı (Blood of Elves)
  4. Nefret Çağı (Time Of Contempt)
  5. Ateşle İmtihan (Baptism of Fire)
  6. Kırlangıç Kulesi (The Tower of Swallows)
  7. Gölün Hanımı (Lady of the Lake)

İlk yorum yapan siz olun

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Mission News Theme by Compete Themes.