Peaky Blinders 6. Sezon 5. Bölüm
”Seninle evlendiğime pişmanım. Çünkü sana çok çektirdim. Tüm bunları sana yaşattım. Ruby… Gelecekte olacak şeyler. Benimle evlendiğinde bir adamla ve lanetle evlendin. Kaderime ortak oldun. İşte pişmanlığım bu.”
Tommy Shelby, yaklaşık bir yıl kadar sağlıkla yaşayacağını öğrendiğinden beri işine daha sıkı sarılır. Ailesine bu konu hakkında hiçbir şey söylemez. Şu an yapması gereken ne yas tutmak ne de insanların hüzünlü bakışlarına maruz kalmaktır. Zaten kızı Ruby’nin ölümü onu fazlasıyla sarsmıştır ve tüm bunların üstünden gelmeye çalışıyordur. Bir de neredeyse ölümcül bir hastalığa kapıldığını öğrenmek aile fertlerinin kendisine olan bakışını tümüyle korkunç bir hale getirecektir. Hız kesmeden ilk işinizi halleder.
Abisi Arthur Shelby’nin afyon kullanımı açısından başı derttir ve bunun için afyon satan bir dükkanı abisine vermemesi için kesin bir uyarıda bulunmuştur, fakat dükkan, Arthur’un korkunç baskıları yüzünden bu kuralı çiğnemek zorunda kalmışlardır. Tommy, bunun için kesin ve daha net bir şekilde, bu sefer bizzat kendisi giderek sahiplerine uyarıda bulunur. Elinde saatli bir bomba çantasıyla hem de… Elinde olan tüm afyonu da alarak, eğer burada bir kez daha afyon satıldığını görürse bu sefer bağışlayıcı olmayacağını açık açık belirtir. Bununla birlikte sanki kendisi elindeki milyonluk afyonu başkalarına satmayacakmış gibi de harika bir afyonun zararlarına dair konuşma yapar. 🙂 Bu uyarı Montague Caddesi’ndeki tüm bar ve cafe sahipleri için geçerlidir. Ve bu emri Birmingham Kent ve Bölge Kurulu’nun emriyle vermiştir.
Tommy, Shebly ailesini bir araya toplar. İki yeni haberleri vardır. İlk olarak küçük kardeş olan Finn’in (ki artık küçük değil tabii ki baksanıza evlenme yaşına gelmiş) eşi Mary’ni aileye girmesidir. İkincisi de, herkesin içinde geçen gün Esme’nin bahsettiği oğlandır. Oğlanı ailesine alarak herkesle tanıştırır. Tabii bu durumdan Lizzie hiç hoşlanmaz. Kızının ölümünden sonra Tommy’nin tam anlamıyla uzaklaştığının farkındadır ve onun artık kendi başına buyruk yaptığı işler canını sıkıyordur. Yirmi yıl önce yaptığı bu kaçamak sonucundaki çocuk da budur. Tommy, Erasmus’u (diğer adı Duke) ailesiyle tanıştırdığında onun aileye uyum sağlamasını ister. Elinden geldiğince insanlara, özellikle de bir zamanlar yaşadıkları çerçevesinde oğlu olan bir çocuğa kucak açması Arthur’un hoşuna gider. Tabii her şeye rağmen aileye tam anlamıyla girmeyi de kendi kazanacaktır.

Çocuk, Arthur ile ilk işine, bahis salonuna gider. Duke, Arthur’a kendisinden bahseder. Babasının Saxon Kıyısı’nın dükü olduğunu, annesinin de çingene kraliçesi olduğunu anlatır. Tabii bölüm sonunda bunun ve diğer her şeyin annesinin kendisine söylediği kocaman bir yalan olduğunu anlar. Arthur ve diğerleriyle bahis salonunda geçirdiği dakikalardan hiç hoşlanmaz. Çünkü Peaky Blinders çetesi yine yapacağını yapar. Şike yapmak istemeyen bir hakemi gözlerini dahi kırpmadan öldürürler ve bu Duke’un hoşuna gitmez. Kimseye bir şey söylemeden, kasadan da biraz para çalarak kaçmaya çalışır, ama Tommy’e yakalanır. Tommy, onun hırsızlık becerisine bir şey söylemiyordur, ki bunu biliyordur, ama bunun üzerine kendi kasasından çalmasından hoşlanmaz. Bir de gitmek için araba istiyordur. Tommy, bunun için ona her şeyi sunar. Sonrasında onunla yaptığı konuşma içerisinde onu ahırlarda çalışmaya ikna eder. Bu sessiz ve hayvanlara dolu yer Duke için daha iyidir. İnsanların arasında olmaktan hoşlanmıyordur.
”Söylesene Linda. Tanrı beni mi gözetiyor yoksa paramı mı?”
Duke, Shelby ailesinde yerine alışmaya çalışırken Tommy de abisi Arthur’un yeniden hayata dönebilmesi için Arthur’un eski eşi Linda’dan yardım ister. Linda bir vakıf işletiyordur ve bu vakfının dünya çapında pek çok misyonu vardır. Tommy, bu mali kriz zamanlarında vakfına finansmanın da zor bulunacağını biliyordur, bu yüzden Linda ile bir anlaşma yapar. Eğer Arthur’u bağışlarsa ya da herhangi bir şekilde yanında kalırsa vakfına 10 bin sterlinlik çek yazacaktır. Linda bu parayı duyduğunda düşünmeden kabul eder. Tommy, Arthur’un afyondan kurtarmaya kararlıdır ki birkaç gün önce gerçekleşen Liverpool Limanı’ndaki Arthur’un limanda çalışan bir adamla yaptığı konuşma da tamamen Tommy’nin planıdır. O adam sayesinde Arthur afyona biraz da olsa soğuk bakıyordur, en azından çalışıyordur. Çünkü artık İncil okuyor, tanrıya daha yakın olmaya çalışıyordur. Tabii etrafında olup bitenler içerisinde ne kadar odaklanabiliyorsa.
Tommy, Boston’daki bu işi yapana kadar rahat durmayacaktır. Başından beri tüm bu güçlü adamlarla iş yapmaya odaklıdır ve hepsiyle işbirliği yaparak ortada kalmaya çalışıyordur, fakat ne kadar büyük oynadığının ve tehlikenin tam ortasında olduğunun farkında değildir. Tommy hem Jack Nelson ile hem de Oswald Mosley ile iş birliği yaparken Oswald’ın metresi Diana Mitford ile de görüşmeyi ihmal etmez. Jack Nelson Liverpool’a gitmeden önce Tommy’nin evinde konaklayacaktır, bu sayede de kimse olmadan rahat bir şekilde iş konuşabileceklerdir. Fakat Tommy, Diana ile yaptığı samimi görüşme yüzünden Oswald ve Diana geceyi rahat bırakmaz. Akşam yemeğine katıldıklarında da Diana yaşadıkları samimi görüşmeyi masada anlatmaktan çekinmez. Tabii Lizzie de bu masadadır. Masada oturan son derece güçlü adamlar Lizzie gibi geçmişi kötü bir kadının bu konuşma içerisinde olmasını istemezler. Ki gelecekte ışıltılı dergilere çıkma potansiyelinin olduğunu bildiklerinden yeni bir eş bulmasının daha münasip olacağını söylerler. Ki Tommy de onu hak etmediğini biliyordur.
Tommy’nin girdiği korkunç çember onu ölümüne doğru sürükleyecektir. Öyle ki bahis salonunda, Shelbyler’in yanında olduğunu söyleyen Billy Grade de bir muhbirdir. Hakemi öldürmesinden sonra kötü bir ruh haline bürünen Billy, hamamda Jack Nelson tarafından kıstırılır. Arthur Shelby’i öldürmesi konusunda tehdit edilir ve Billy, çaresizlik içerisinde kabul eder. Tommy’nin icabına ise Jack’in adamları yani Michael Gray bakacaktır. Ve Michael, Tommy Shelby’i öldürmeyi kabul ettiği anda hapishaneden çıkacaktır. Bu da annesinin ölümünden bu yana Tommy’i öldürmeye yemin etmiş birisi için kabul edilebilir bir istektir.
İlk yorum yapan siz olun