Son güncelleme tarihi 30 Ağustos 2020
Overall
-
Filme Verdiğim Puan
User Review
( votes)Konusu
Chris kız arkadaşı Rose ile uzak mesafe aşk yaşayan bir çifttir. Rose?un hafta sonu kaçamağı için Chris?i çağırması ile hikayemiz başlayacaktır. Missy ve Dean?in de çift olarak bizimkilere katılır. Önceden Chris, Rose?un ailesinin bu ilişki için böylesine uzlaşmacı olmasına şaşırır ve kıllanır. Çünkü bu dönemde bir beyaz ve siyahın ilişkisine sıcak bakılmamaktadır. Bu durum kafasını karıştırıyor iken bir yandan da hafta sonunun gelmiş olması onu bir bilinmezliğe doğru iter ve gerçeklerle yüzleşir.
- Çıkış Tarihi: 2017
Orjinal Adı: Get Out
Ülke: ABD
Yönetmeni: Jordan Peele
Süresi: 1 saat 44 dakika
Kategorisi: Korku/Gizem
IMDb Puanı: 7,7
Bu sene Oscar ödül töreni tam bir fiyasko olsa da gerek filmleri, gerekse adaylıkları olsun güzel seçimler olmuş diye düşünüyorum. Kaçınız bana katılır bilmiyorum, ama benim görüşüme göre oldukça güzellerdi. Yine de, bir Oscar adayı olarak Kapan filminin aday gösterilmesi ne kadar doğru o da tartışılır. Hoş, Call me by your name‘in aday gösterilmesine, hatta filmin güzelliğini savunurken, Get Out filminin Oscar’a dair düşüncelerimi söylemekte muhtemelen bir çoğunuza garip gelebilir, ama benim favori filmim hala Call me by your name. 🙂
Açıkçası, filmi izlemeden önce film hakkında hiçbir fikrim yoktu. Fragmanını izlemiştim, ama fragmanda pek bir şeyler anlatılmıyordu. Sadece siyahi bir adamın sevgilisinin ailesiyle tanışmasından sonra başına gelen olayları anlattığını düşünüyordum. Bu olaylardan fragmanda da gösterilmiyordu. Sadece, baş kahramanımızın gözyaşları içerisinde kaldığı kısım beni meraklandırmıştı. Belki de bu yüzden izlemem gerektiğini düşündüm. Tabii, aynı zamanda filmin Oscar’a aday gösterilmesi de beni izlemem gerektiğine dair cezbetti. İzlediğimde ise kesinlikle böyle bir şey beklemiyordum. Tamam, başına bir şeyler geleceğini elbet tahmin edebiliyordum. Fragmanını izleyen herkes gibi ama bu şekilde olacağını düşünmemiştim.
Film, ilk başta Chris Washington adında siyahi bir oğlanla, Rose Armitage adında bir kızın ilişkileriyle başlıyor. Dönem günümüz olsa da, insanların hala siyahilere olan bakış açısı ırkçılık konusunda da sorunlar yaşanmasına neden oluyor. Bu sırada, Rose, erkek arkadaşını ailesiyle tanıştırmak için anne ve babasının yaşadığı evlerine gidiyor. Zaten, ne olduysa buradan sonra başlıyor. Film korku türünde ve izleyiciyi geren bir film olduğu için, önemli kısımlarda gerek film müzikleri gerekse görsel efektler açısından bir şeyler olacağını sezinlemek o kadar da zor olmuyor. Filmin ilk yarısında da zaten bu gibi ipuçları ile ilerleyen dakikalarda bir şeyler olacağını gösteriyor. İzleyicinin ilk dikkatini çeken ve aynı zamanda Chris’in de gözünden kaçmayan bahçıvan adamın ve evin hizmetçi kadınının siyahi olmaları. Film boyunca kesin bunlardan bir şeyler çıkacak diye düşünüyoruz ve haliyle de filmin sonunda her şey açığa çıkıyor, hem de öyle bir şekilde açığa çıkıyor ki ister istemez şok oluyor insan.
Beni etkileyen kısımlardan bir tanesi, Rose’un annesi Missy’nin Chris’e yaptığı hipnozları. Sanırım, film boyunca olaylar derin ve gerçekçi işlendiği için insanı bu kadar etkiliyor. Yaşananlar kulağa hiç de kurgu gelmiyor. İnsanın bir yanı, acaba bunlar gerçekten de olabilir mi diye düşünmeden edemiyor. Ailede bulunan o beyaz insanların siyahilere yaptıklarını yavaş yavaş öğrendikçe insanın kanı donuyor. Hem kızıyor hem de üzülüyorsunuz. Kim olursa olsun, insanların başlarına böyle şeyler gelmemeli diye düşünüyorum. Neden, bir insan bir insan hakkında bu kadar kötü, korkutucu ve iğrenç düşüncelere sahip olabiliyor?
Chris, bir süre sonra korkmaya başlıyor ve haliyle oradan uzaklaşmak istiyor. Rose’u da alıp kaçmak isterken, dolapta bulduğu şey karşısında bir kez daha şok oluyor. İnanmak istemiyor, ama o dolapta bulduğu şey karşısında izleyici de evde çalışan siyahilerin neden öyle olduklarını anlamaya başlıyor. Fakat sonrasında ikinci bir şoka daha uğruyor ve evden ayrılmadan kapana kısılıyor. Filmin son kısımda da başlarına gelen olayların neden kaynaklandığı açıklanıyor. O kadar tatmin edici olmasa da bir şekilde tüm bunların başlangıç noktalarını göstermiş olmaları, filmin sonunda az da olsa umutlu bir şekilde çıkmaya olanak sağlıyor.
Güzel kurgulanmış, bir şekilde gerçeğe dayalı bir film olduğu için ben beğendim. Yeri geldi üzdü, yeri geldi güldürdü yeri geldi kızdırdı. Bu sayede filmin aynı anda birçok duyguyu izleyiciye yansıtması güzel bir deneyimdi benim için. İzlemeyenlerin izlemeleri gerektiğini düşünüyorum. Yazımda memnun olduğunca derin spoilerler vermemeye çalıştım, ama umarım başarılı olmuşumdur. Film hakkında başka ne söylemeliyim bilmiyorum. Irkçılık konusuna etkileyici bir şekilde değinmiş ve oyuncu seçimleri de oldukça etkileyici olmuş. Kendilerinden yeterince nefret etmeyi başardım. 🙂 Aynı zamanda, siyahileri neden kaçırdıklarını ve bir beyin nakliyle neler yapabileceklerini düşünmekte filme dair bambaşka bir düşünce açısı. Şimdi düşününce, asıl insanı etkileyen ve korkutan kısım burası olmalı. Bir yerde filmin Black Miror dizisine benzetildiğine dair bir şeyler okudum. O da zaten geleceğin distopya olabilecek kötülüklerini anlatmıyor mu? Her ikisi de olması muhtemel şeyler. Gerçekten de ürkütücü.
Keyifli seyirler. ♥
İlk yorum yapan siz olun