İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Gözlerinin Işığı Beyaz Bir Perdeyle Kapandığında; Körlük | Kitap İncelemesi

Son güncelleme tarihi 30 Ağustos 2020

Overall
4.8
  • Kitaba Verdiğim Puan
Sending
User Review
0% (0 votes)

Konusu

Adı bilinmeyen bir ülkenin adı bilinmeyen bir kentinde, arabasının direksiyonunda trafik ışığının yeşile dönmesini bekleyen bir adam ansızın kör olur. Ancak karanlıklara değil, bembeyaz bir boşluğa gömülür. Arkasından, körlük salgını bütün kente, hatta bütün ülkeye yayılır. Ne yönetim kalır ülkede, ne de düzen; bütün körler karantinaya alınır. Hayal bile edilemeyecek bir kaos, pislik, açlık ve zorbalık hüküm sürmektedir artık. Yaşam durmuştur, insanların tek çabası, ne pahasına olursa olsun hayatta kalmaktır. Roman, kentteki akıl hastanesinde karantinaya alınan, oradan kurtulunca da birbirinden ayrılmayan, biri çocuk yedi kişiye odaklanır. Aralarında, bütün kentte gözleri gören tek kişi olan ve gruptakilere rehberlik eden bir kadın da vardır. Bu yedi kişi, cehenneme dönen bu kentte, hayatta kalabilmek için inanılmaz bir mücadele verir. Saramago’nun müthiş bir gözlem gücüyle betimlediği bu kaotik dünya, insanın karanlık yüzünün simgesi.

  • Kitabın Günümüz Yayınevi: Kırmızı Kedi
    Orijinal Adı: Blindness
    Kitabın Yazarı:
     Jose Saramago
    Kitabın İlk Basım Tarihi: 1995
    Sayfa Sayısı: 366
    Kategorisi: Kıyamet Sonrası Bilim Kurgusu

Bugün sizlere, Portekizli Nobel ödüllü yazar Jose Saramago’nun ustalıkla kurgulanmış romanı Körlük’ten bahsedeceğim.

Bir sabah uyandığınızda, cıvıl cıvıl bir gün yerine bembeyaz bir dünyaya uyansanız ne yaparsınız?

Bana göre Körlük kitabı tam olarak bu soruyu akıllara getiriyor. Öyle etkileyici öyle harika bir kurguya sahip ki okuduğunuzda bir süre kadar etkisinden çıkabileceğinizi sanmıyorum. Körlük, Saramago tarafından ustaca düşünülmüş ve en ince detayına kadar ustaca kurgulanmış bir roman. Jose Saramago’nun yazım tarzında ise diğer kitapların aksine noktalama işaretlerinde oldukça büyük bir farklılık var. Okuduğunuzda bunu anlayacaksınız zaten. Bu üslup ilk olarak kitaba alışma sürecinizi epey kısıtlasa da, yazarın akıcılığı öyle iyi ki okudukça noktalama işaretlerindeki detayları pek fark etmemeye başlıyorsunuz. Genel kurguya odaklanıyor, kitabın ne zaman bittiğini anlamıyorsunuz.

Konusundan bahsetmem gerekirse, adı bilinmeyen bir ülkenin adı bilinmeyen bir kentinde, bir gün insanlar, aynı anda, beyaz körlük denilen bir hastalığa yakalanırlar. Bu, beklenmedik bir şekilde gerçekleşir. Bu beyaz körlük de ilk olarak, kırmızı ışıkta arabasının içinde bekleyen bir adamla başlar. Adam neler olduğunu anlayamadan etrafını beyaz görmeye başlar. Çok kısa süre içerisinde de körlük tüm ülkeye yayılarak, ülkeyi bir anda bilinmeyen bir kaosa sürükler. O sırada, arabada kör olmuş bir adamın imdadına yetişen bir adam gelir ve ona yardım amaçlı evine kadar eşlik eder. Fakat daha ilk dakikadan kötülük kendini göstermeye başlayacaktır. Körlük hızla yayılırken insanları karantinaya almak için akıl hastanesine kapatırlar ve her kör olan kişi oraya alınmaktadır.

Kitap boyunca anlatılan, biri çocuk yedi kişinin üzerinde odaklanıyor. Bu kişilerden birisi, kör olmadan önce herkese yardım eden bir göz doktorudur. Öyle ki, bir süre önce kendisine gelen, gözlerinin bir an da kör olduğunu söyleyen bir hastasını da bakmıştır. Bir süre sonra bu kişilerin birbirleriyle bağlantılı olduğunu okuyoruz. Bazı insanlar ise bu beyaz körlüğe yakalanmamıştır. Onlardan birisi de, akıl hastanesinde karantinaya alınan doktorun karısıdır. Bir süre kadar, körler içerisinde görerek yaşasa da bunu kimseye söyleyemez, sadece kocası bunu bilir. Bu yalanı kocasına yakın olabilmek için söylemiştir. Ama zaman geçtikçe, körler içerisinde, adeta unutulmuşlar içerisinde öyle şeyler görmeye başlar ki bu durum artık onu rahatsız etmeye kadar gider.

GÖZ ATIN: Babalar, Alınlarımıza Yazılmış Yalnızlıklardır; Kuşlar Yasına Gider | Kitap İncelemesi

Kitap sayfaları boyunca bu kaos öyle derin anlatılıyor ki, refah içerisinde yaşayan bir ülkenin aniden çöküşünü gözler önüne seriyor. Gerçekten de oldukça etkileyici bir kitap. Okumayan herkesin okumasını tavsiye ediyorum. Körlük kitabı da, bazı filmler de olduğu gibi, bir kere değil birden fazla okunması gereken bir kitap. İkinci kitabı Görmek‘de var, ama onu henüz okuma fırsatı yakalayamadım. Başta söylediğim gibi Saramago’nun üslubuna alışmak biraz zaman alıyor ve alışıldığında ara verilmeden okunması gerekiyor diye düşünüyorum.

Ayrıca, merak edenler için, kitabın 2009 yılında beyaz perdeye uyarlanan, Blindness (Körlük) adında bir filmi de var. Onu da izlemedim, ama izlemeyi düşünüyorum. Okuduğum yorumlara bakılarak, senaryosunda kitabına sadık kalınmış. Bu yüzden daha çok izlemek istiyorum. Onu da en kısa zamanda izleyip yorumunu girebilirim. Ama önce, siz de, kitabını okumadan filmini izlemeyin derim. Kitap, devam kitabının olduğu aşikar olan bir sonla bitiyor.

🍃 “Bence körleşmiyoruz. Hepimiz körüz. Körüz ama bakıyoruz. Bakabilen ama görmeyen kör insanlar.”

İlk yorum yapan siz olun

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Mission News Theme by Compete Themes.