İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Emma – Jane Austen; Highbury’e Hoş Geldiniz! | Kitap İncelemesi

Son güncelleme tarihi 20 Nisan 2022

emma

Yazar: Jane Austen Tarih: 1815
Sayfa Sayısı: 480

“Gerçek aşkın yolu hiçbir zaman pürüzsüz değildir.”

Jane Austen, Emma, duygular açısından oldukça etkileyiciydi. Genç, güzel ve bir o kadar gururlu bir kız olan Emma’nın etrafındaki insanlar hakkındaki düşüncelerini, ve duygularını okumak bir şekilde bana keyif verdi. Kendinden çok başkalarını düşünüyor olması ve kendi yaşadığı acıların üstesinden gelebilmesinin üzerine etrafındaki sevdiği insanların acılarına da kendi çapında ortak olabilmesi onun güçlü bir karaktere sahip olduğunu gösteriyor. Yüksek statüsünün altında olan insanlara gösterdiği, sözüm ona iyi niyet, pek can alıcı güzellikte olmasa da Emma’nın kendi vicdanını kontrol altında tutmasına olanak sağlıyor. Çoğu insanların yuva kurmasındaki ilişkilerini, tabiri caizse çöpçatanlığı, üstüne vazife olmadığı halde, gerçekleştirmesini sağlıyor. Bu da, farkında olmadan, arkadaşı olacak Harriet Smith de dahil birçok romantik yanlış anlamalara sebep olurken başına da büyük belalar açılmasına neden olacaktır.

Güzel, zeki ve zengin olan Emma Woodhouse halinden son derece memnundur ve hayatında ne aşka ne de mutlu bir evliliğe gerek görmüyordur. Ne var ki etrafındaki insanların aşk hayatlarında etkin bir rol üstlenmeyi, çöpçatanlık yapmayı çok seviyordur. Fakat dostu Bay Knightley’nin uyarılarını dikkate almayıp yeni arkadaşı Harriet Smith’e münasip bir eş adayı ayarlamaya kalkınca, titizlikle hazırladığı planı çok geçmeden ortaya çıkar. Bu planın, hiç beklemediği sonuçları olacaktır.

21 yaşındaki Emma Woodhouse, Highbury adındaki bir köyde, Randalls ve Donwell Abbey dışında kalan diğer mülk Hartfield Malikanesi’nde babasıyla birlikte yaşayan güzel, seçkin, zeki ve bir o kadar da şımarık bir genç kızdır. İnsanlar üzerinde gözlem yeteneklerinin farkında olmasıyla birlikte çöpçatanlık konusunda üstün bir yeteneğe sahip olduğunu düşünmektedir. Fakat diğer insanların hayatlarına karışmanın ne kadar tehlikeli olduğunun farkında olmayıp, kendi hayal gücünün üzerine gitmekten de çekinmez.

Emma, arkadaşı ve mürebbiyesi Bayan Taylor’ı Bay Weston ile evlendirdikten sonra çöpçatanlık konusundaki yeteneğinin farkına varmıştır. Düğünden sonra, babasıyla birlikte Malikanesi Hartfield’a dönen Emma, kısa sürede yeniden kendisine bir uğraş edinir. Yeni uğraşı yeni arkadaşı Harriet Smith’e köyün papazı Mr. Elton’ı ayarlamaktır. Kız kardeşinin kayınbiraderi 37 yaşındaki Mr. George Knightley, Emma’nın çoğu düşüncesinde onun tersini savunur. Ona karşı gelir, etrafındaki çoğu insandan farklı olarak onun tezlerini çürütmeye ant içmiş gibi genç kızla münakaşaya girmekten çekinmez.

Emma, bir sonraki planını ortaya koymak için harekete geçer. Harriet Smith, 17 yaşında, tatlı, bilgisiz ve yetim bir kızdır. Bayan Goddard’ın işlettiği bir yatılı okulda kalıyordur ve kısa sürede herkesin gözdesi olan Emma Woodhouse ile arkadaş olmuştur. Genç, düzgün giyimli bir çiftçi olan 24 yaşındaki Robert Martin ile aralarında tatlı bir çekim olmuştur, fakat Emma onun evlenme teklifini reddetmesi için Harriet’ı ikna eder. Oysa ki Harriet da onu seviyordur, ama Emma’nın düşüncelerine de oldukça önem veriyordur. Papaz Mr. Elton hakkındaki düşüncelerini çekinmeden söyler ve kızın onu düşünmesini sağlar. Fakat Papaz Mr. Elton konusunda ne kadar yanıldığını çok geçmeden anlayacaktır.

Mr. Elton, sırf statü atlamak için Emma’ya evlenme teklif eder, ama Emma onun bu konudaki sezgilerini anlamıştır. Onu sevmediğini, sadece yükselmek için birlikte olmak istediğini biliyordur. Emma, bunun üzerine Mr. Elton’a, Harriet hakkındaki düşüncelerini sorduğu anda Mr. Elton çok kızar ve oradan uzaklaşır. Hatta Highbury kasabasını terk ettiği gibi çok geçmeden kendini beğenmiş, rahatsız edici bir kadınla evlenmiş olarak geri döner. Harriet ise Emma’nın yaptığı kocaman bir hata yüzünden acı çekmeye mahkum edilmiştir. Emma, arkadaşını yanıltmasının üzerine büyük bir utanç duyar. Çöpçatanlık konusunda bir süre de olsa ara vermesi gerektiğini düşünüyordur, en azından arkadaşına bulacağı kişiler hakkında bundan sonra daha temkinli yaklaşacaktır.

Harriet’in acısı bir kenarda dursun, Emma, Bay Weston’ın oğlu Frank Churchill’i düşünmektedir. Onu hiç görmemiştir, ama etrafındaki insanların dediğine göre zeki, oldukça yakışıklı ve bir o kadar da terbiyeli bir gençtir. Dayısı ve yengesi onu evlat edinmiştir. Kısa sürede Hartfield’a ziyarete geldiğince Emma görür görmez ondan etkilenir. Söylenilenden daha yakışıklıdır. Mr. Knightley ise onun çok sığ birisi olduğu hakkında Emma’yı uyarmıştır. Bununla birlikte Jane Fairfax ile aralarında bir bağ olduğundan da şüpheleniyordur. Kısacası ondan hoşlanmamıştır. Ama Emma her zamanki gibi Mr. Knightley’i dinlemez ve aralarındaki çekimin üzerine gitmeye devam eder. O sırada Bayan Bates’in yeğeni Jane Fairfax Highbury’e gelir. Yeğeni ile tanışır. Görgülü, güzel ve tıpkı Emma gibi zekidir. Emma ile aynı yaştadır. Oldukça güzel piyano çalıyor, kısa sürede Highbury’nin gözdesi haline gelmiştir. Emma, onun bu başarılarından hoşlanmaz ve ilk başta ona pek sıcak davranmaz. Fakat içten içe ona imrendiğinin de farkındadır.

Kapak Fotoğrafı

Emma, kendi çöpçatanlık düşüncelerini kendine saklarken Jane hakkında da bazı yaklaşımlarda bulunmaya başlar. Jane’e isimsiz bir misafirden piyano hediyesi geldiğinde Emma’nın radarları çalışmaya başlar. Albay Campbell’ın damadı Bay Dixon’ın Jane’e bir şeyler hissettiğini düşünür. Öyle ki bu fikrini Frank ile paylaşmıştır ve Frank da bu düşüncenin üzerinde durmaktan çekinmez.

Emma, Frank ile vakit geçirmesinin üzerine ona aşık olduğunu fark eder. Frank Churchill hayallerindeki erkeğin ta kendisidir. Her ne kadar babasını yalnız bırakmamak için evlenmeyi düşünmese de çok istediği sürece Frank ile evlenmek için babasını ikna edebilmeyi de düşünüyordur, ama Frank hakkında duyduğu bir olaydan sonra ondan soğuduğunu fark eder. Frank, sırf saçlarını kestirmek için 25 mil uzaklıktaki Londra’ya gitmiştir ve geri gelmiştir. Bu, Emma için sorumsuzca ve çok hoyratça bir harekettir. Mr. Knightley’nin Frank Churchill hakkında söyledikleri tamamıyla doğrudur. O andan sonra onu yeterince sevmediğini fark eder. Onun gibi serseri bir gençle ömrünü geçirmeyecek kadar da zeki bir genç kızdır. Tabii Emma’nın düşünceleri kendini iyileştirme yönünde ki zaten ona o kadar da aşık olmamıştır, Frank kendisini kaybettiği için üzülmelidir. Onun acı çekmemesi için de arkadaş olarak hareket etmesi gerekiyordur.

-Kitapta Emma’nın, bu gibi düşünceleri çok fazla. Karşısındaki insanın tıpkı gerçek düşüncesiymiş gibi hareket ediyor ve kendisini öyle üstün görüyor ki, kendisini kaybettikleri için üzüldüklerini, bunun için onlara iyi davranması gerektiğini düşünüyor. Her konuda karşısındaki insanın düşüncelerini kendi kendine çok fazla yorumluyor. Bu da kendisini çok üstün gördüğüne, bazı kötü düşüncelere sürüklenmeden bazı yönlerde çok fazla bencil olduğunu gösteriyor. Bir yandan bunlar hoşuma gitti. İnsanın kendisine değer vermesi ve ne olursa olsun üstün görmesi çok önemli. Tabii Emma derecesinde değil. :)-

Mayıs ayında Westonlar bir balo düzenlerler. Orada herkes vardır, fakat Harriet hayal kırıklığı içerisinde kenarda oturmaktadır. Eltonlar ona kötü davranıyorlardır, öyle ki müsait olduğu halde Mr. Elton onu dansa kaldırmamıştır. Mr. Knightley kızın zor durumda olduğunu gördüğünde tepkisiz kalmayarak onu dansa kaldırır. Harriet, yaşadığı kalp kırıklığını unutmuş, karşısındaki güzelliğin tadını çıkarmaya başlamıştır. O andan sonra Harriet’ın gözünde Mr. Knightley yakışıklı bir can kurtaran konumuna gelmiştir. Ertesi gün Harriet, çingeneler tarafından talihsiz bir kazaya kurban gider ve ayağını incitir. Onu çingenelerin elinden Frank Churchill kurtarmıştır ve Harriet, Emma’ya birine aşık olduğuna dair açık açık bildirir. Emma, Harriet’in duyduğu aşkın Frank Churchill’e dair olduğunu sanır, çünkü onu çingenelerin elinden kurtarmıştır ve bunu, hemen sonrasında söylemiştir. Emma, bu konuda ne kadar yanıldığını anladığında artık hayatında hatırı sayılır bir değişiklik yapması gerektiğini anlayacaktır.

Emma ve Mr. Knightley’nin harika bir çizimi

Ama bunun öncesinde, güzel bir günde Emma ve arkadaşları, Jane ve teyzesi Bayan Bates de dahil herkes Box Tepesi’nde bir pikniğe giderler. Her şey tam da olması gerektiği gibi gidiyordur. Hava güzeldir, atmosfer huzurludur, fakat bir anda Emma’nın beklenmedik bir şekilde patavatsızlığı herkesin tüm huzurunu kaçırır. Emma, Bayan Batesê şakayla karışık onun ne kadar da boş konuştuğuna dair bir latife yapar, fakat bu, beklemediği bir tepkiye yol açar. Üstelik yeğeninin yanında Bayan Bates’i kırmıştır. Mr. Knightley de dahil kimse yanında olmamış, ondan uzaklaşmışlardır. Yaptığı şeyin kötü olduğunu düşünen Emma, ertesi gün bu davranışı neticesinde özür dilemek için Bayan Bates’i ziyaret eder. Bu ziyareti Mr. Knightley’i etkilemiştir ve Emma’ya dair duygularının hala taze olduğunu fark eder. Emma, Bayan Bates’in gönlünü almasının üzerine kendisini daha iyi hissederken aklından dahi geçirmeyeceği bir haber alacaktır.

Frank Churchill ve Jane Fairfax nişanlanmıştır, üstelik bu nişan uzun bir zaman önce, ikisi de Highbury’e gelmeden Weymouth’ta gizlice olmuştur. Highbury’e geldiklerinde ise ikisi herkesten saklamak için bir oyun oynamışlardır, çünkü Jane zengin olmadığı için Frank, yengesi ve dayısının onu kabul etmeyeceğini düşünüyordur. Bu yüzden herkese oyun oynamışlardır. Frank, oyun konusunda kendisini oldukça rahat hissederken Jane bu konuda yalan söylemeye artık dayanamıyordur. Ayrılma raddesine geldiklerinde herkese söyleme kararı almışlardır. Daha sonrasında Frank, Emma’ya özür borcu olarak Bayan Weston’a upuzun bir mektup yazar ve Emma’dan da bahseder. Emma, mektubu okuduğunda ilk öğrendiğinin aksine daha ılımlı bir yaklaşımda bulunur. Kendisinin bunu atlatacağını biliyordur, asıl düşündüğü Harriet’tır. Çünkü Emma’ya göre o, Frank Churchill’e aşıktır.

Çok geçmeden Harriet’ın yanına giderek olanları anlatır. Emma korkunç bir hata yaptığını fark eder. Harriet, Frank’a değil Mr. Knightley’e aşık olmuştur. O gece danstan sonra ona güzel duygular beslemiştir. Öyle ki Harriet, Emma’ya söylemiştir, ama o tamamen yanlış anlamıştır. Emma, Harriet’ın duygularından sonra Mr. Knightley’e aşık olduğunu fark eder. Onu kaybetme duygusu kalbini harekete geçirmiştir. Üstelik bu duygular şaşırtıcı derecede karşılıklıdır. Harriet yine hayal kırıklığına uğramıştır, ama bu sefer Harriet’ın bunu kabullenmesi çok olay olur, çünkü Robert Martin yeniden ona evlenme teklif eder ve harika bir mutluluğa adım atarlar.

Emma Woodhouse ve Mr. Knightley ise güzel bir birlikteliğin tohumlarını ekerler, fakat bir sorun vardır. Emma, bırakamayacaktır. Mr. Knightley, bunun üzerine, sevdiği kadın için Donwell Abbey’den Hartfield’e taşınacağını söyler ve birliktelikleri Papaz Elton’ın şahitliğiyle noktalanır.

*

Emma, 2020’de yayımlanan filminin enerjisinin daha yüksek olduğunu düşündüğüm bir kitap. Beğenmediğimi söylemiyorum, eğer beğenmeseydim kitabı bitirmek için vakit harcamazdım ki ne olursa olsun elimden geldiğince kitapları yarım bırakmamaya çalışıyorum, okuması ne kadar zaman alırsa alsın. Öyle ki yaşananlardan ve duygular açısından, başta da belirttiğim gibi çok güzeldi. Sadece bazı gereksiz detaylar ve uzatılan diyaloglar olduğunu düşünüyorum. Kitap, genel itibariyle yukarıda anlattığım gibiydi. Netflix’te bulunan filminin de atmosferi, müzikleri çok güzeldi. Karakterler de bir o kadar etkileyiciydi. Jane Austen’in  Naiplik dönemi (1811 ile 1820 yılları arasına verilen isim) İngiltere’sinde yaşayan soylu kadınların endişelerini ve zorluklarını oldukça güzel yansıtmış.

Filmde Emma Woodhouse karakterini, Anya Taylor-Joy; Mr. Knightly karakterini, Johnny Flynn; Harriet Smith karakterini Mia Goth; Frank Churchill karakterini, FCNNB filminden tanıdığımız Callum Turner; Mr. Elton karakterini Josh O’Connor canlandırıyor.

Kitabından sonra mutlaka filmini izlemenizi tavsiye ediyorum. Birçok yılda filmi var, diğerlerini izlemedim, ama güncel olsun isterseniz bu karakterlerini saydığım filmi izleyebilirsiniz. Kitaba güzel bir şekilde sadık kalmaları da beni ayrıca etkiledi. Tabii çoğu yerleri yüzeysel geçilmişti. Örneğin kitapta Frank Chuchill’in mektubu uzun uzadıyaydı. Filmde geçiştirilmiş, tabii o kadar uzun beklemiyordum, ama en azından Robert Martin’in Harriet’e evlenme teklifi ettiği aşk mektubunu göstermeleri kadar olabilirdi. Dönem filmi sevenler için atmosferiyle size ayrıca bir deneyim sağlayacağına inanıyorum.

İlk yorum yapan siz olun

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Mission News Theme by Compete Themes.