Son güncelleme tarihi 29 Ağustos 2020
Overall
-
Kitaba Verdiğim Puan
User Review
( votes)Özet
Gaziantep Fırat’ta, bir arkeolojik kazılar sonucunda, Hitit Dönemine ait bir yazmanın yazdığı tabletlerin açığa çıkarılması sonucu gelişen olayları anlatıyor.
- Kitabın Günümüz Yayınevi: Everest Yayınları
Kitabın Yazarı: Ahmet Ümit
Yayınlanma Tarihi: 2000
Sayfa Sayısı: 400
Tür: Polisiye, Aşk
‘’Kıskanç insan, çoğunlukla sonucu düşünmeden hareket eder.’’
Patasana, Ahmet Ümit’in okuduğum ilk kitabı ve bu kitaptan sonra Ahmet Ümit’in tüm kitaplarını okumaya dair arzumun arttığını belirtmek istiyorum. Gerek dili, gerekse kurgusu açısından oldukça etkileyici ve okuyucunun olayları gözünde canlandırması açısından film tadında bir eserdi.
Patasana, 2000 yılında basılmış, okumam ne yazık ki yirmi yılımı aldığı için bu konuda biraz üzgünüm, ama en azından tekrar tekrar okunabilecekler listesine girmiş bir kitap olduğunu söylemek istiyorum. Kitap, Gaziantep Fırat’ta, bir arkeolojik kazılar sonucunda, Hitit Dönemine ait bir yazmanın yazdığı tabletlerin açığa çıkarılması sonucu gelişen olayları anlatıyor. Öyle ki, kitapta iki konunun işlendiğini görüyoruz. İlk olarak günümüz arkeologların, Fırat’ta bu tabletleri çıkarma serüvenlerini okuyoruz. İkinci olarak da, yazman Patasana’nın yazdığı tabletlerin gizemini okuyoruz. Her iki konu, okuyucuyu sıkmamak adına ardı ardına bölümler halinde anlatılıyor. Bu da, okuyucunun, kitaba dair merakını cezbediyor.
Ben, yavaş ve anlaşılır olması açısından kitabı on bir gün civarında okudum. Kitapta geçen olaylar oldukça etkileyiciydi. İlk olarak, kitabı polisiye kategorisine koyan kısımdan bahsetmek istiyorum. Esra’nın önderliğinde yürütülen arkeolojik kazı grubunda beklenmedik cinayetler olmaya başlar. İlk gerçekleşen Hacı Settar adında bir adamın cinayetinden sonra gruptakiler endişelenir ve yöre halkının da söylemleriyle kazı tehlikeye girer. Öyle ki, bir söylentiye göre Kara Kabir kazıldığında lanetler de beraberinde gelecektir. Fakat bu durum çok eskiden kalma söylentiler içerisindedir. Kazıya devam ederlerken ölenlerin sayısı ikiye çıkar. Esra ve arkadaşları bu konudaki endişelerini gizleyemez olurlar. Yüzbaşı Eşref önderliğinde cinayetlerin sebebini de öğrenmeleri gerekmektedir. Beklenmedik bu cinayetler herkesin kafasını karıştırır. Katil, içlerinden birisi midir yoksa bambaşka birisi midir? Ve bu cinayetleri neden işliyordur? Kitabın sonunda tüm bu soruların cevaplarını şaşırtıcı bir şekilde alıyoruz. Aynı zamanda bu kısımlarda Kürk-Ermeni sorunlarından da bahsediliyor.
‘’Bir insan ne kadar güçlü olursa olsun, yine de başkalarına ihtiyaç duymaz mıydı?’’
İkinci kategori de ise, Hitit Dönemine ait, Fırat’ta geçen, Patasana ve o dönemin Kralı Pisiris’in hareminde bulunan Aşmunikal’ın aşkı anlatılıyor. Kitabı yavaş ve anlayarak okumamın sebebi de, hem saray yazmanı olan Patasana’nın yaşadığı bu ilk görüşte aşkı hissedebilmek hem de o kadar zaman geçmesine rağmen hala değişmeyen insanlığın, yüz yıllar geçmesine rağmen değişmeyecek sorunlarını anlayabilmek. Bu sorun da, insan doğasındaki iflah olmaz kötülük ve öldürme eğilimi…
GÖZ ATIN: Gerçek, Ummadığın Yerde Olabilir; Melekler ve Şeytanlar | Kitap İncelemesi
Hitit Döneminde Kral’ın yazmanları, Tanrılara hizmet ederken aynı şekilde her dediklerini yapmaları gerekmektedir. Bu, nesillerden nesillere aynı şekilde aktarılmıştır. Yazılarında hiçbir kişisel görüş, hiçbir eleştiri olmaması gerekmektedir, ama Patasana, yaşadığı aşk içerisinde kuralı es geçmiş ve bir şekilde vicdanını rahatlatmak üzerine yaşadığı hayatı tabletler üzerine kazımıştır.
Okuması hem keyifli hem de fazlasıyla üzücüydü. Patasana, farkında olmadan ilk aşkın filizlerini ruhuna serpiştirirken, o filizlerin ruhunda nasıl bir yara açacağını, ruhunu kapkaranlık dehlizlere sürükleyeceğini bilmeden Aşmunikal’e aşık olmuştur. Tanrıların kendisini uyardığını dahi fark etmeden hislerine göz yumar ve geri alamayacağı gerçeklerle göz göze gelir. Bu da hem Patasana’nın hem de Hitit Dönemini geri dönülemez bir şekilde etkileyecektir.
Kitabı okumak gerçekten keyif vericiydi. Sayfalar ilerledikçe kitabın bitmemesini istedim, daha da uzun olmalıydı diye düşünüyorum. Sonunda her şey açığa çıkıyor fakat biraz havada kalmış gibi hissettirdi. Bana kalırsa her şeyi öğrendiklerinden sonra bir süre daha ilerlemeliydi, ama asıl konunun her şekilde verildiğini düşünüyorum. Etkileyici bir eserdi, herkese tavsiye ediyorum.
‘’İnanç,’’ dedi Esra, duygusal ama ne dediğinden emin bir sesle, ‘’bazen insanların gözlerini kör ediyor. Farklı olana hoşgörü gösterilmesini engelliyor. Kendinden olmayanların ölümünü, yok edilmesini doğal hatta gerekli bir olaymış gibi gösteriyor.’’
Awesome post! Keep up the great work! 🙂